18,5 SAAT’İN ÜZERİNDEN 1 YIL GEÇTİ

Geçen sene bugün…
18bucuksaat Projesi’nde, Fridays For Future Turkey‘den iki arkadaşımla sahneye çıkıp güzel birer konuşma yapmıştık. O zamandan beri ne çok şey değişti.

Ben o sıralar 45. grev haftamdaydım ve şimdiki gibi her cuma günü okulu kırarak sokağa çıkıyor, kalabalık noktalarda tek başıma da olsa grev yapıyordum. Ama solo grevlerimin iklim hareketi içinde bile gereksiz ve anlamsız bulunduğu, bireysel hareket ettiğim için eleştirildiğim filan, yüzüme karşı söylenmese de kulağıma geliyordu. Yurt dışından bu kadar destek görürken Türkiye’de ters karşılanmak beni üzüyordu.

Onun için 18,5 Saat etkinliğinde iklim grevlerimi anlatmam istendiğinde çok sevinmiştim. Konuşmamda bu konuya da değinip neden her hafta grev yaptığımı, sokaklarda insanlara iklim krizini neden anlattığımı açıklamıştım. (Yaptığım konuşmanın videosunu, sitemin Videolar sayfasında ve YouTube hesabımda izleyebilirsiniz.)

O günden sonra Türkiye’de solo grevlere yönelik anlayış giderek değişti. Yeni solo grevciler çıkmaya başladı. Grevlerin fiziksel yapılamadığı pandemi döneminde ise, solo grevciler iyice çoğaldı.

Bu tabii ki çok sevindirici. Çünkü toplu grev organizasyonlarının çok sık yapılamadığı düşünülürse, iklim krizinin gündemden düşmemesini sağlamak biz solo grevcilere kalıyor. Greta’nın da her cuma hiç aksatmadan grev yapmasının sebebi bu.

Geçen sene bugün,18,5 Saat konuşmamda söylediğim gibi:

“Toplu eylemler ve solo grevler birbirini tamamlayan şeyler.
Bir kuşun iki kanadı gibi.
Biri olmadan diğeri olmaz.
Bir kuş, iki kanadı da olmadan uçamaz.”

#SoloButNotAlone
#BirKuşunİkiKanadı
#SoloİklimGrevleri